Otostop çekmeye atılan ilk adım ve atılan adımla kaldırılan bir parmak.Sene 2000'li yıllar,13 yaşındaydım.Uzunca bir sulama kanalı ve kanala paralel uzanan yolun kenarında iki katlı bir evde oturuyorduk.Kanalın sonlandığı yerde bir havuz bulunuyordu.Havuz yazın başlarında açılırdı.Adananın sıcaklığına dayanamayan bir çok insan yaylalara ya da denize kaçarlar.Bizim havuza kaçışımız gibidir aslında.Çok iyi yüzme bilmediğimizden kanala girip yüzmeye cesaret edemiyorduk.Kanalda yüzmeye gelince bir çok insana garip gelebilir.Adana da bir çok çocuğun yüzme öğrendiği yer mahalle aralarında yol kenarlarındaki kanallardır. Ya da yaşamının o genç yaşlarda sonlandığı kanallardır.Havuz kullanımı nadirdir aslında ya da bizim bulunduğumuz semt nedeniyle bu şekildeydi.Bu uzun yolu yürüyerek havuza gitmek Adana sıcağında çekilmez oluyordu.Yoldan geçen herhangi bir belediye otobüsü,dolmuş vesaire hiç bir toplu taşım aracı bulunmuyordu.Bizde mahalledeki abilerimizden gördüğümüzü uygulamaya başlamıştık.Tanımadığımız insanların araçlarına el kaldırıp serin ve hızlı bir şekilde bol sohbet eşliğinde havuza giderdik.Havuzun yakınlarında ormanlık bir alan ve yanında baraj gölü bulunuyordu.Yüzmeyi havuzda geliştirdikten sonra baraj daha cazip kılıyordu kendini,şehirden uzak bir yaşam,doğa bir miktar özgür hissettiriyordu.Ama bu sayede sadece yüzme gelişmedi.Otostop çekerken gösterdiğimiz sabır,bekleyiş,tanımadığımız ve hiç bir ortak noktamız olmayan insanlarla kurduğumuz sohbet sayesinde insan ilişkileri,öz güven ve daha bir çok şey gelişti.Daha sonraları baraja piknik yapmaya giderdik.Ellerimizde mangal,etler,içecekler, poşetler dolu dolu,arkadaşlarımızla gruplara ayrılarak otostop çekip piknik yapmaya giderdik.Kalabalık olduğumuzdan gruplara ayrılırdık.İlk giden grup bekleme noktası olarak belirlediğimiz yerde arkasındaki grubun gelmesini beklerdi.Bu şekilde pikniğe biraz daha heyecan katıyorduk.Lise sonda dershaneye gitmek için bindiğim otobüs 1 saatte gidiyordu.Dershaneye gidene kadar ders dinleme şevki kalmıyordu.Okuldan otobüsle eve gel,aynı gün içinde evden tekrardan otobüse binip dershaneye gitmek çok yorucu oluyordu,ya da ben sıkıya gelemiyordum.Dershaneye de otostopla gitme kararını almıştım.Deneyince pek de sıkıntı olmadığını gördüm ve bir yıl boyunca bu şekilde gidiş geliş yaptım.Dershaneden geç vakitlerde çıktığımız oluyordu bulunduğumuz bölgeye giden otobüsler kalmıyordu.Otostop çekmek ciddi ciddi iş görür olmuştu.Daha sonrasına gelecek olursak kazandığım üniversiteye de bu yol üzerinden gidiliyordu.Otobüs ile gitmeye kalksam bir saat on beş dakika gibi bir süre geçecekti ve gerçekten çekilir gibi değildi.Ruhum daralıyordu tıs tıs giden ve kalabalık bir arabada gürültüde,insanların Adana sıcağında ter kokusu çekerek klima açılmayan bu otobüslerde yolculuk yapmak büyük bir dertti.Bir yıl boyunca üniversiteye otostop çekerek gidip geldim.Bir saat on beş dakikalık yolu on beş dakikada gidiyordum.Daha fazla uyumuş oluyordum.Bir süreden sonra sınıftaki arkadaşlar beleşçi demeye başlamışlardı.Oysaki alakası yoktu,bunu daha sonra anladılar ve otostopçu demeye başlamışlardı.Into the wild filminden esinlenerek bir şevk ile şehirler arası otostop çekerek gezmeyi düşündüm.Araştırmalar yaptım.Çadır,uyku tulumu,mat,büyük bir sırt çantası alarak asıl adımı atmıştım aslında.Tüm planlarımızı ve hazırlıklarımızı yaptıktan sonra yakın bir arkadaşımla Hatay/İskenderun'a gitme planı aldık ve gittik.Dehşet anlar yaşadık bazen uzun yollar yürüdük,çok fazla insan tanıdık farklı düşüncelerde ve karakterlerde,özgürlüğü hissettik,sıradan düşüncelerden, insanlardan uzaklaştık,tarihi gördük,şehir merkezinde umursanmayan müzelere girdik daha neler neler...Şu an ise Türkiyeyi otostop çekerek adım adım şehir şehir geziyorum.Hedefim tüm dünyayı gezerek uçları yaşamak. BARAN AKGÜN
Otostop hayattır güzel bir baslangic
YanıtlaSil