Sizlere bugün çok kompleks bir olaydan bahsedeceğim. Bu sebepten dolayı nereden başlasam bilemedim
işin doğrusu. Birazdan anlatacaklarım kimine göre deli görüşü. Sen de biraz deliysen
şiddetle okumalısın derim…
Propaganda nedir? Propaganda insanların düşünce ve
davranışlarını etkileyen mesajlar bütünüdür. Propaganda yapan insanlar genelde
bu işlemi bilinçli olarak yaparlar. Peki, ya bilinçsizce birilerinin
propagandasına kukla olduysanız? İşte olayın rengi tam olarak burada değişiyor.
Propaganda kuklası olarak kullanılan insanlara ve propaganda konularına
parantez açmaya kalksak sanırım blog değil kitap yazıyor olurdum. Ama gelin
Türkiye’de yaşayan ateistlerin bu vatanı nasıl bir propagandaya maruz bıraktığı
konusuna sizlerle bir parantez açalım…
Öncelikle tüm samimiyetimle şunu söylemeliyim
ki bütün inançlara ve görüşlere saygım sonsuzdur. Şimdi konuya dönecek olursak,
Ateizimi destekleyen bilim adamları, profesörler, okur yazar elit kitle,
mensubu oldukları bu inanış biçimini kendilerince en kötü ihtimalle üç aşağı
beş yukarı açıklayabilir, en iyi ihtimalle var oluşun en büyük teorilerinden
biri olan big bang teorisinden tutun felsefe,biyoloji, sosyoloji gibi bilim
dallarını öne sürerek yine kendilerince makul açıklamalarda bulunabilirler.
Toplumun elit kesiminin sergilediği bu tutum; evrenin, hücrenin ve atomun varlığından dahi
haberi olmayan ilk okuldan bile mezun
olamamış ve kendini marjinal göstermeye çalışan cahil bir zümreyi farkında
olmadan peşinden sürüklemiştir ve bu zümreyi yine farkında olmadan propagandaya
maruz bırakmıştır.
Gelelim bu konuya
takma sebebime. Burada göz ardı edilen çok önemli bir mevzu bahis söz konusu.
Türkler Müslümanlığın dünyadaki en büyük koruyucusudur. Bugün Ortadoğu’daki
birçok ülke hala Müslüman ise bunu Osmanlı devletine borçludur. Osmanlı
devleti, şuanda olduğu gibi o zaman ki jeopolitik konumuyla da Asya ve Avrupa
arasında çok uzun yıllar köprü görevi görmüştür sizinde bildiğiniz gibi. Şimdi
diyeceksiniz ki ne alaka. Şöyle ki; Türkler haçlı seferlerini defalarca
durdurmuştur. Hıristiyanlığın Ortadoğu topraklarında egemen olmasına asla izin
vermemiştir. 1789 Fransız ihtilali sonrası modern toplumlar inşa edilmiş olsa
dahi değişmeyen bazı gerçekler hala sürekliliğini korumaktadır. Bunlardan en
önemlisi Müslümanlık-Hıristiyanlık çatışmaları hiçbir zaman son bulmamıştır ve
hiçbir zamanda son bulmayacaktır. Çünkü iki kitapta dini yaymayı emreder. İşte büyük imparatorluklardan ta bu zamanlara
kadar devam eden bin yıllık kavganın sebebide bilindiği üzere budur. Bu kavga
asla bitmeyecektir. Ancak son zamanlarda
sıcak savaş döneminin sona ermesi, medeni yaşam biçimlerinin ve seküler
toplumların inşa edilmesi bu durumu biraz göz ardı etmemize sebep oldu. Bu
kavgayı unutmamız ve dolayısıyla toplumun elit kesiminin farkında olmadan
marjinallik adı altında cahil tabakaya dayattığı propagandanın ne kadar
tehlikeli olduğunun farkında mısınız?
Yoksa bunlar bir deli görüşü mü? Orası size kalmış. Yinede bu bağlamda asıl
tehlikeli olan propaganda değil, Türklerin Müslümanlık çatısı altında dış
dünyaya karşı eskisi gibi birlik olamamasıdır.Yani ister ateşe tap, ister puta, ister Ateist ol,
istersen de Deist ol ama Türklüğünden ödün veremezsin arkadaş. Kabul etsen de
etmesen de her Türk vatandaşı en afili profesöründen cahiline kadar neye
inanırsa inansın dış dünyaya karşı Müslümanım demek durumundadır. Bin yıldır
süre gelen bu mücadelede hiçbir zaman benliğinden ödün vermeyen Fatih’in Sultan
Süleyman’ın Yavuz’un, kısacası atalarımızın bize bıraktığı bu mirası korumak ve
dünyaya karşı bu noktada Müslümanım demek hepimizin boynunun borcudur. Ülke
elden gidiyor demeçleri çoğunuza masal gibi geliyor ama hiçte öyle değil. Bu ülke üzerinde çok
kirli oyunlar oynanıyor. İnsanlar haberi olmadan kimi zaman propagandaya maruz
bırakılıyor, kimi zamanda piyon olarak kullanılıyor. Her an tetikte olmamız lazım, uyanık olmamız lazım
ve kendi tarihimizi çok iyi bilmemiz lazım.Çünkü tarihini bilmeyen ve vatanı
için fedakarlıklar yapamayan bir toplum
asimile olmaya mahkumdur!
ÇAĞATAY BELLİGÜÇÜK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder